GDO Nedir?
Mete Kaan BÜLBÜL
BİYOTEKNOLOJİ NEDİR?
Hücre ve doku biyolojisi kültürü, moleküler
biyoloji, mikrobiyoloji, genetik, fizyoloji ve biyokimya gibi doğa bilimleri yanında
mühendislik ve bilgisayar mühendisliğinden yararlanarak, rekombinant DNA teknolojisiyle
bitki, hayvan ve mikroorganizmaları geliştirmek, doğal olarak var olmayan veya
ihtiyacımız kadar üretilemeyen yeni ve az bulunan maddeler (ürünleri) elde
etmek için kullanılan teknolojilerin tümüdür.1
Basit olarak
biyoteknoloji hamurun kabartılması,
sütten peynir ve yoğurt yapılması, sirke, şarap yapımı basit olarak bilinen
uygulamalardır.
GDO NEDİR? NERELERDE KULLANILIR?
Genetiği Degiştirilmiş Organizma(GDO) modern biyoteknolojik yöntemler
kullanılarak yapıları iyileştirilern ve geliştirilen ürünler için kullanılar bi
deyimdir. Modern biyoteknoloji ürünü olan GDO teknolojisi sağlık, tarım,
endüstri ve deniz ürünleriyle ilgili alanlarda kullanılmaktadır. Şeker
hastalarının kullandığı insülinin
maddesi bu yönlemlerle elde edilmektedir.
TARIMDA GDO VE GEREKLİLİĞİ
Yeşil devrimin babası olarak
adlandırılan nobel ödüllü Norman Borloug bitkilerde klasik ıslah yöntemiyle gen
aktarımmı yaparak bitki verimleri kapasitelerinin
üstüne çıkarmıştır. Bunun yanında tarımda mekanizasyonun gelişmesi, kimyasal
gübre kullanımının yaygınlaşması, hastalık ve zararlıların neden olduğu
kayıpların kimyasal mücadele ilaçları ile önlenmesi ya da en az düzeye
indirilmesi, bitkisel üretimde sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması bitki
verimlerini %100 oranında arttırmıştır.
Dünya Nufus Artışı 1950-2004
Grafiklerde
gördüğümüz gibi 1950-2004 yılları arasında ve aynı yıllar arasında artan,
gelişen ülkelerde 1960 lı yıllardan sonra
buğday verimlerindeki artışları görüyoruz. Gelişen ülkelerdeki buğday
verimlerine baktığımızda 2000 li yıllardan sonra yıllar arası verim
farklılıkları azalmaktadır ve bununla beraber 1950 li yıllardan itibaren nufus
artışı doğrusal olarak artmaktadır. 2025 yılında dünya nufusu 8 milyar
civarında olması öngörülüyor.
Küresel ısınma, su kaynaklarının azalması, tarım
alanlarının artmaması, toprak verimlerinin düşmesi, bitki hastalık ve
zararlıların populasyonlarının artması gibi bitki gelişimini doğrudan etkileyen
faktörleri göz önünde bulundurursak önümüzdeki yıllarda bitki verimleri sabit
kalmakla beraber kalmayıp verim kayıplarına neden olacak ve tarım artan dünya
nufusuna yetmeyecektir.
Artan nufus ve artmayan hatta düşecek
olan bitki verimleri nufusun ihtiyaçlarını nasıl karşılayabilir?
Modern biyoteknoloji yöntemleri,
bitkileri oluşacak olan extrem çevre koşullarına uyum sağlayabilecek duruma getirebilme imkanı
sunuyor.
Şekilde gördüğümüz
gibi gen aktarımında klasik ıslah yöntemi
yapıldığında istenilen genle beraber istenilmeyen gen de
aktarılmaktadır. Örneğin, X virüsine dayanıklılığı kontrol eden gen aktarımı
yapılmak istenirken bununla beraber istenilmeyen özellikleri kontrol eden
genlerde aktarılmaktadır. Modern biyoteknoloji,
bunun önüne geçmekde aktarmak istediğimiz geni direk aktarma imkanı
sunmaktadır. Bitkiyi hastalıklara dayanıklı, yüksek verimli, yüksek
sıcaklıklara tölaranslı, kuraklık ve
susuzluğa dayanıklı bitkiler elde edilebilir.
Peki
Greenpeace Neden #yemezler diyor?
GDO’NUN Çevreye
zaraları
• GDO'lar öldürücü alerjilere neden olabilir.
• GDO'lu yemler, hayvanlarda antibiyotik
direncini artırır, antibiyotiklerin etkisini azaltır
• Çoğu GDO'nun içerdiği böcek öldüren toksinlere
hamile kadınların kanında ve fetusunda raslandı.
• İtalya'da yapılan bir bilimsel araştırmada
marketlerden alınan her 4 sütten 1'inde GDO geni parçalarına rastlandı.
• GDOların salgıladığı böcek zehirinin tamamının insan
sindirim sisteminde parçalanmadığı ortaya çıktı.
• GDO ekim tarlalarında kullanılan yabani ot ilaçları,
memeliler için toksik etki ve insanlarda hormonal dengeyi bozma riski taşıyor.
GDO'nun Çevreye Zararları
GDO
üretimi, süper dayanıklı böcek ve yabani bitki türleri yaratır. Bu türlerin
varlığı ekosisteme ve tarıma büyük tehdit oluşturur.
• GDO'lar tozlaşma yoluyla doğal türlere bulaşarak
biyoçeşitliliğe zarar verir.
• Zehir salgılayan GDO'lar, kelebekler gibi zararsız
canlıların ölümüne neden olur.
• Zehir salgılayan GDO'lar zehirlerini köklerinden
toprağa geçirirler. Zaman içerisinde bu zehirlerin birikimi çevre için tehlike
içerir.
Bu bazı
maddelerin olma ihtimali olmasıyla birlikte bazı maddeler iddaa dan öte olmayıp
bilimsel çalışmalara dayandırılmamaktadır.
Greenpeeace
şirketlerin dogaya zarar vemesinden korktuklarından dolayı hata yapmakda ve
iddalarını hiçbir bilimsel çalışmaya dayandırmamaktadır. Şahsım adına
GREENPEACE in bu konuda yanlış yaptıgını bilim karşıtlığı yapmak yerine
propaganlarını bu kapitalist sistemin bu yöntemi denetimsiz olarak
kullanılmasının önüne geçilmesi için yapmalı.
Bu iddaalarda bir kaçına cevap verelim.
·
GDO'lu yemler,
hayvanlarda antibiyotik direncini artırır, antibiyotiklerin etkisini azaltır
Örneğin; Bt aktarılmış mısır bitkilerini
yiyen tırtılların ile birlikte hedef
olmayan canlılarda da olumsuz etkilenebileceği endişesi (örneğin Kral
kelebeğinin) de (Losey, 1999) birkaç yıl yoğun tartışma konusu olmuştur.
Bilimsel çalışmalar yapılmadan böyle iddaalar GDO karşıtların tarafından
kullanılmaktadır. Ancak, Bt mısır polenlerinin Kral kelebeği ve diğer hedef
dışı organizmalar üzerindeki olumsuz etkilerini tarla koşullarında incelemek
üzere yapılan kapsamlı araştırmalar, bu riskin çok düşük bir düzeyde olduğunu
ve Kral kelebeklerinin yaşam döngüsünü olumsuz etkilemediğini göstermiştir
(Oberhauser ve ark., 2001; Pleasants ve ark., 2001; Sears ve ark., 2001;
Zangerl ve ark., 2001).
• GDO'lar öldürücü alerjilere neden olabilir.
Üretimi
yapılan transgenik ürünler içerigi
nedeniyle alerjik değildir. Transgenik
ürünler piyasaya sürülmeden alerjik etkilerin önelenmesi amacıyla analizler
ypaılmaktadır. Eğer alerjik olmasından şüpeleniliyorsa piyasaya
sürülmemektedir. (Konig ve ark., 2004).
Ayrıca
hayvanlardan bitkilere gen aktarımmı söyletisi gerçek dışı olup dünyada genel
olarak bitkiden bitkiye gen aktarımı(cisgeneis)
yapılmakda hayvanlardan bitkilere balık geni aktarılmış domates,
akrep geni aktarılmış pamuk gibi gen aktarımı ve üretimi yapılmamaktadır.
Dünya da GDO lu bitki üretme geçmeden uzun süreli ve hassas
denetimlerden geçmektedirler. Amerika
Birleşik Devletlerinde USDA (APHIS), FDA, EPA, NIH. A. B ülklerinde Dir 90/219-98/81/EC, Dir
90/220- 2001/18, Reg EC 258/97 düzenleyici kurullar bulunmaktadır. Ayrıca
uluslarası Codex Alimentarius, Cartagena Biyogüvenlik Protokolü vardır.
GDO’ya İdeolojik Yaklaşım
GDO
karşıtlığının GDO nun insan sağlığına ve doğaya zarar vermesi korkusunun
yanında ideolojik yaklaşımlarda bulunmaktadır. Günümüz yaygın olarak kullanılan
klasik ıslahıntaki gen aktarımında bulunan risk kadar GDO lu ürünlerde de
bulunmaktadır. Eğer bilime inanıyorsak,
bu bilimsel gerçeği göz ardı edip ideolojik görüşlerimiz dolayısıyla bilim
karşıtlığı yapılmamalı.
Günümüzde bizim için asıl sorun olan aşırı kimyasal gübreleme, aşırı
bitki büyüme düzenleyicileri kullanımı, pestisit kullanımları gibi
faktörlerdir. Bilim karşıtlığı yerine bu gibi sorunlara dikkat çekilmeli ve
denetimler yapılmalıdır.
Daha ayrıntılı bilgi, kaynakça ve makele isteyen
arkadaşlara e-mail ile iletilir. metekb27@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder